30 Kasım 2011

Serçe Parmak

Yollarınız birçok yerde pas geçmiş meğer geç farkedersiniz. Yıllar sonra bir yerlerde karşılaşırsınız ,kaybettiğiniz yılların acısını çıkarır gibi anın tadını çıkarırsınız. Konuşmaya bile gerek olmaz orda olduğunu bilirsiniz.
Hata yapar önemli mi? Kimler yapmıyor ki  umursamazsınız dostluk karşındakini her hareketi ile tasvip etmek midir yoksa olduğu gibi kabul etmek mi ?Siz ikincisini seçersiniz , insanlara göğsünüzü  gere gere gösterirsiniz görmek istemeyenlerin inatla gözüne sokarsınız DOSTUM diye. Kendiniz gibi sanarsınız hep benden parça dersiniz. Sonra ...
Belki hata yapar farketmezsiniz ki bu iyi ihtimaldir düzeltilir ,belki sadece sıkılmıştır varlığınızdan telefonlarınıza cevap bulamazsınız, mesajların dönüşü buz...
Hiç aklınıza gelmez çocuk gibi kontrol etmek ama ansızın bir sabah biri sizi kendinize getirir. Bir telefon alırsınız ,şok bir ses -damla ... bizi facebookdan silmiş. Yok dersiniz ilk saçmalama kapatmıştır kız facebookunu ne alaka çocukmuyuz silecek falan bizi . Aksini düşünmek istemezsiniz. En çok sırtını dönmüş olması üzer sizi keşke kızıp bağırsa ,küfretse haykırsa diye düşünürsünüz. İç ses : demek ki bağıracak kadar bile değerli değilsin der. Ama çok saçma der dış ses.
Saçmadır çünkü; dostsunuzdur
Saçmadır çünkü; ortada görünen bir sebep yoktur.
Saçmadır çünkü, birşeye kızdıysa bunu size söyleyecek kadar dostsunuzdur Ve
Saçmadır çünkü ; hayatınızda sadece 2 insanın omzunda ağlamışsınızdır biri O dur.

SONRA ;serçe parmağınız sızlar . Sahi sizin de çok üzülünce serçe parmağınız sızlar mı ?



Not :Aradım bu boşluğun fotoğrafını bulamadım.Affedin bu seferlik okuyan varsa tabi ....

Okumanız Yararınızadır ,yoksa zararınıza mı?

Şimdi tam upuzun bir yazı yazmaya başlarken aklıma geldi UNO Çikoluno. Geçen Pazar bizim markette gördüm dedim bu ne acep ? E malum kadınlık psikolojisi için de çikolata olan herşey hayatımıza 1-0 önde giriyor :))
Neyse efenim aldık ,denedik,sevdik. Beslenmemize de koyduk ki en çok bu yönünü sevdim o kadar zorlanıyorum ki hergün beslenme konusunda . Arada tembellik yapmak isteyen annelere bire bir. Bir de üşenmemişler paketlemişler tek tek öyle koca paketi açtım bayatladı derdi de yok.
Uno reklamı gibi oldu bu ama neyse vallahi canlar aklımdan geçenlerdi ,annelere kaçış yolu olsun dedim.
Tavsiye edilir.

24 Kasım 2011

Öğretmenler günü şerefine tekrar

30 kişilik bir sınıf... Tüm öğrenciler heyecan içinde lise sıralarında ki ilk günleri. Hepsi tüm sene çalışmış girdikleri sınav ile kazanmışlar bu okulu . Ama Milli Eğitime yetmemiş yetermi üzerine Ağustos sıcağında mülakata girip elemelerden geçmişler.
Kimisi o günlerden aşina birbirine. Kimileri sudan çıkmış balık gibi bakınıyor etrafa hala. Sınıfın camı bahçeye bakıyor. Güneşli bir Eylül günü güneş tüm sınıfta. Herkesde bir umut herşey güzel olacak ,sırada tanışacakları öğretmenlerini bekliyorlar.



Ve işte o adam giriyor içeri. Kafasında kuruyor bir tanesi "sevimli bir adam sanki" diğeri "uyuz bi tipi var yandık" belki bir tanesi "hafif Okan Bayülgeni andırıyor yaw.biraz otoriter de sanki"
Adam tanıtıyor kendini kısaca İsmi, kaç yıldır burda...bundan sonra Edebiyat derlerini beraber işleyeceğiz diyor ve ekliyor "haydi biraz sizi tanıyalım herkes sıra ile kalkıp kendini tanıtsın"
Tabi edebiyat öğretmeni olduğunu öğrenen tüm öğrenciler ilk önce bol kitap okuduklarından bahsederler :) Müzik dinlemekden hoşlandıklarını da eklemeyi unutmazlar . Tüm öğrenciler bitirir tanışmayı sıra öğretmende.
Yüzünde alaycı bi gülümseme "ne mutlu ki tüm öğrencilerim kitap okumayı seviyor ,ne büyük yalan!!" Sınıfta soğuk duş etkisi yaratıyor sözler devam ediyor "Siz Mozartı ,Beethovenı bile cep telefonunuzun melodisinden tanırsınız ancak" tam bu sırada çalan zil kurtuluş oluyor öğrenciler için.
Birçoğu nefret ediyor adamdan o gün. Bazıları sanki doğru konuştuğu yerler var derken birkaçı nasıl hepimizi aynı kefeye koyar diye sitem eder içinden. Sınıfta bir kaos havası ..Tüm sınıf birleşir müdüre gider biz istemiyoruz dersimize girmesini artık.
Biz doğrular yüzümüze vurulsun istemeyiz. Eleştiriyi kaldıracak bir bünyeye sahip değiliz DNA mızda yok. Halbuki eleştiriyi kabullenmek cesaret gerektirir ama ne büyük erdem .
Birkaç ay sonra bir sebepten değişiyor öğretmen bir sebepten. Edebiyat dersleri tatsızlaşıyor. Gördükleri yerde lütfen dönün derslerimizi diye yalvarıyorlar öğrenciler o huysuz adama :))





O mükemmel öğretmen tam 4 sene okutuyor aynı sınıfı.











Ve büyük hayat dersleri vererek mezun ediyor.
Ve şimdi yıl 2011 onu tanıdığımızdan bu yana 11 yıl geçmiş. Bu sayfalardan da teşekkür etmek istedim ona. Onu ne çok sevdiğimiz hala benim ve birçok arkadaşımın hayatında yer almasından da bellidir zaten. Baştacımız bizim . İsmini yazmak istemedim belki rahatsız olur diye.Eminim hepinizin hayatına bu denli dokunmuş bir öğretmeniniz vardır. Yoksa yazık olmuş:(
Not: Kendisine bu yazıyı haber vereceğim fakat korkuyorum ki metnin düzelmiş halini bana cevap olarak yollar. Hocam valllahi ki leri de,da ları kontrol ettim ama virgülleri atlamış olabilirim :) Ama seviyorum sizi ...

GÜNÜN ANLAMINA UYGUN TEKRAR YAYINLAMAK İSTEDİM :)

23 Kasım 2011

MELEK OĞLUM CAN !*?

Benim melek oğlum Can oldu sana şeytan. Şeytan da bir melek ama di mi ?

Dün akşam etüdden almaya gittiğim de müdürün odasına çağırıldım. Müdüre hanım kadıncağız bir lafı 85 kere düşünüp öyle anlattı duyduklarıma inanamadım. Anlattığı benim oğlum değil sanki bir başka çocuk ile karışmış. Müdür anlattı ben dinledim ,dinledikçe o koltuğa daha bi sindim bütünleştim.

Zaten son zamanlarda fark ediyordum ,sürekli bir arkadaşından bahsetmeler. X aşağıya X yukarıya. X şunu yaptı,şunu dedi. X kişi de annesi babası ayrı okulun en sorunlu kişisi.

Müdür anlatırken " yani bilmesem evde sorun var zannedicem X den bile beter oldu. Tüm öğretmenler etüd de can ın peşindeyiz" dedi. Ben DUMUR ...

Yapılacak ne var dediğim de "anne ya da baba biri ağır olsun birinden korksun ama diğeri de kollasın çocuğu ,iyi polis kötü polisi oynayacaksınız. Ceza vermek gibi değil ama sevdiği şeylerden mahrum bırakacaksınız PSP,TV v.s. dedi.

Çıktım okuldan şoku hala üstümde. Dün akşamdan beri düşünüyorum bizim o kendi kendine ödevlerine yapan,inci gibi yazı yazan, arkadaşım gibi sohbet ettiğimiz, evde sesi soluğu çıkmayan ,uykusu geldiğinde dertsiz direk uyuyan, herkesin dunyanın en keyifli çocuğu bu dediği küçük beyin için de ne potansiyel varmış .
Hep televizyonlarda görürdüm ,izlerdim okuldan çağırılır veli. Okul şikayet eder çocuktan falan. Dün akşam tatbikli yaşadım .
2 şey yapabilirim ;1. DUVARA BANTLAYABİLİRİM
 2. CAMA YAPIŞTIRABİLİRİM


Ya da mantıklı bir anne olarak karşıma alıp ufak tehditler ile konuşabilirim. Durumu anlatıp yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyebilirim. Güzel bir dille bu tür problemleri bir daha duymak istemiyorum diyebilirim .
Son seçeneği seçtim tabi ama sanılmasın ki ilk ikisini yapacak potansiyelim yok. CANNN duydun mu beni içimde ki canavarı uyandırma çocuğum ...

22 Kasım 2011

Zeytin ile Fındık

   Yıllar yıllar önce 14 katlı bir apartman. Her katta 3-4 daire. Şans bu ya aynı katta 2 kadın 2 bebek ,berabberce geçen günler.

   Biri Sarı biri Kara. Doğanın zıtlıklarına inat arkadaş. 22 gün geç gelmiş sarı olan tek ayrılıkları o. Aynı Eylülün çocukları onlar,aynı pencere önünde mama yemiş, aynı evde girmişler yeni yeni yıllara.Biri inat biri sakin. Biri söz dinler öbürü cazgır. Biri kafasına estiğini yapar anne olmuş hala daha (ben oluyorum) diğeri o ne der bu duyarsa diye düşünür durur. Biri kaba girer diğeri çıkmaz yani  :)

   Biri Zeytin Biri Fındık öyle sever hala babaları. Aralarına yıllar ,yollar girse de sadece görünürde engeldir onların dostluğuna.
   Aynı kanı taşımak gerekmediğinin kanıtı , hırs,kıskançlık duyguları olmadan nefes alabilen bir arkadaşlık örneği.
 
   Şimdi bu kara olan aşık olmuş.  Nişanlanmış , evlilik hazırlıkları yapıyormuş. E sarı olana ne oluyormuş ki kalbi pır pır eder karnına ağrılar girermiş. Daha önlerinde 9 ay varken sarı olan kara olan  için gelinlikler bakmaya başlamış gizli gizli.  Aklına geldikçe hayallere dalarmış.

KARDEŞLİK BÖYLE BİRŞEY MİYMİŞ?

Bu arada unutmadan bu ikilinin yıllar sonra yeni sürümleri çıkmış biri 93 biri 94 Model :) Bknz: Foto4

                  

18 Kasım 2011

Blogercanlar

Hayır hep ikoncanlar mı olacak gündemde bu sefer biz varız. Sevgili arkadaşlar düşünmüşler taşınmışlar bizleri bir çatı altında toplamışlar. Benim gibi yeni blog takip etmek isteyim kısır döngü içine girenleriniz var ise sizin de çok çok işinize yarayacak.

Yakında sendika bile kurarız biz,meclise milletvekili sokarız Bloglardan sorumlu Bakan mesela :)))

Duymayan kaldı ise katılsın lütfen. Facebook da Tüm Blog Yazarları diye aratırsanız sizi doğru adrese götürecek .

17 Kasım 2011

TECRİT

BİRİLERİ şunları yazmış kitabına;
İlk konulduğumda "iti bağlasan durmaz" dedim. Rezalet kelimesinin anlamını yaşayarak öğreniyorsunuz.
    Fazlaca anlatmak can sıkar. Duvarları küf kaplıydı. Tam dört kez kez kanalizasyonsuyunun içinde uyandım.Bok içinde kalsım.Dondum.Yalnızlık değil ama tek başınalık neymiş anladım. Bir zaman sonra gölgeniz sizi ürkütüyor. Biri var hücrede sanıyorsunuz. Demek ki 26. gündesiniz.
   Ellerinizi açtınızmı duvara değiyor. Boyuna 3 adım enine 1.
   İnsan sesi arıyorsunuz. Üst katta kalanların seslerini suyuyorum ama anlayamıyorum.
   38. güne geldiğinizde gölgenizi keşfedeceksiniz.
   40. gün onunla yani gölgenizle konuşacaksınız.
   100. gün havalandırma üst camı düştü seslerini duydum. Konuştuk. İnsan sesini öyle özlemişim ki gözyaşlarımı tutamadım.
   Bu satırları 155. tecrit günümde tekrar yazdım. Kendi başımayım. Gölgemle arkadaşım. Kendime mektup yazmaya, sabah onları okumaya devam ediyorum. Ruhum,benden azade. O hep dışarıda. Ben özgürlüğümün ve barışımın kavgasındayım! Her gün spor yapıyorum,okuyorum,yaşamak sevinci üretiyorum...

 Birileri bilmem kac yil olmus iceri sürgün edileli meger ,halbuki daha dun gibi evinden alinisi aklimda onlar orda boceklerle dost ,rutubetle arkadas 4 duvar arasinda. Kitap yazmış yılmamış kaçımız okuduk? Ne çabuk kanıksıyoruz olan biteni ,alışıyoruz yeni düzene.

Birileri teroristlerin sirtini sivazlarken polise askere it gibi davranirama pardon  adi var o milletvekili.

Yok arkadas bayram mayram hikaye mutsuzum huzursuzum ve en onemlisi cok umutsuzum mazeretim var vicdan sahibiyim ben


Special design for Keşke Gerçek Olsa by GeCe