29 Mart 2013

Yeşil Peri Gecesi

Çok sevdim seni.Bazen insan kendini bu kadar çamura nasıl batırır diye kızmadım da değil hani.
Gün ile arkadaşlık ettim, özledim onu senin kadar. Şimdi burada olsa yardım ederdi sana dedim içimden.
Osman'dan nefret ettim işte. Bence Teoman'a verdiğin sıfatın hasını Osman hak ediyor! Osman'a duyduğun sevgiyi anlamakta zorlandım hep.
Fikriyanım benim fikriyanım'ı hatırlattı bana. Hep mi sevgisiz olurlar acaba diye düşündüm.
Sonra Baban , bence hep sevdi seni içten içten!
En son helal sana be Selda dedim. Esaslı kızmışsın helal !
Ali , herkesin bir Ali'si yok mudur içinde ? İmrendim ....
Sonra o otelde ayrıldık seninle yalnız bıraktım sizi, usulca çektim kapıyı çıkarken. Tam otelden çıkıyorum fark ettim ki 4 soluksuz gün yaşadık beraber ve ben senin adını bilmiyorum .....
Sonra kapattım kitabın kapağını ,her satırı tekrar tekrar düşündüm. Yok yanılmıyorum ,senin ismin yok!
Hayatımda kitabın kahramanının adını bilmediğim olmamıştı , çok garipsedim.
Bu romanı ben yazsam adın "Su" olurdu diye düşündüm.Gün'ün sevdiği Dalgalar gibi , durmadan kolayca akıttığın gözyaşların gibi , ben seni hep "SU " olarak hatırlayacağım...


Uzun zamandır bu kadar soluksuz bir kitap okumamıştım. Edebiyat şaheseri değil belki ama özellikle #kitapkardesligi grubumuzda seçtiğimiz kasvetli kitaplardan sonra ilaç gibi geldi.
Ayfer Tunç ile ilk tanışmamız bu ve belli ki son olmayacak. Bence kesin okumalısınız!

Bu vesile ile de bloguma dönmüş bulunmaktayım. Ne çok özlemişim yazmayı :)

14 Mart 2013

Hayat Çok zor be Fadime Teyze !

Sevgili Ayşe teyze ;
Hayat çok zor. "Biliyorum kızım" deme de bi dinle!
Bizim veledin okulunu değiştirmek gerek , okul okul değil hayvanat bahçesi kıvamına geldi. Çocuklara Matematik dersi fasikülleri için cevap anahtarı veren- yazarken öğrenirlermiş- , "susadım" diyen çocuğa "suluğunu evde unutmasaydın" diye tersleyen ,30 yıl öncesinden kalmış tadilat görmemiş yemekhane de sürekli makarna, pilav çıkartan , bozuk çöp kovasını bile aylardır değiştirmeyi akıl edemeyen güya ÖZEL okul artık gözümde miladını doldurdu.

Ama anladım ki çalışan anne isen devlet okulu gibi bir seçeneğin yok. Çünkü devlet okulları yarım gün , eve bir yardımcı tutsan zaten özel okul parasına yakını ona vermen gerekecek.

Tek opsiyon özel okul olunca bir dert de tam orada başlıyor. Bak burası hem özel hem uygun dediğiniz okullar üstteki gibi çıkıyor. İsim yapmış ,eğitim seviyesinden ödün vermeyen okullar ise -bence haklı olarak- ciddi paralardan bahsediyor.

Sevgili Kezban teyze , söyle bana ne yapmalı? Okulu değiştirip maaşının neredeyse tamamını o güzel okula mı vermeli? Yoksa bu okulda kalıp yönetimi ile saç saça baş başa kavga etmeye devam mı edilmeli ki bu durumda vicdan nasıl susturulmalı ? Ya da işi bırakıp çocuğu da devlet okuluna mı vermeli?

İşim çok zor Fatma Teyze. Kafam çok karıştı. Hangisi doğru yoldur? Bu babalar ne işe yararlar? Kabartma tozu pastayı nasıl böyle kabartıyor? kafamda deli sorular ....

Yaa işte böyle Hatçe teyze , kafa dolu olunca blog da boşlanıyor. Ne ilham perisi kalıyor ne yazma isteği.




Special design for Keşke Gerçek Olsa by GeCe