Hatta Cerrahpaşa Onkoloji servisinde "beni tuvalete kadar götürebilir misin kızım?" diyen teyzeye "annemin ilacı bitti hemen hemşireye haber vermem lazım , az beklerseniz hemen geliyorum" deyişim ve bir daha o teyzeyi göremeyişimi anlatmaktı , Onkoloji sevisinde bir gördüğünüz kişiyi bir daha görmemeniz çoğunlukla hayra alamet değildir. Aylarca rüyamda "az bekle teyzecim" deyişimi anlatacaktım , onun bekleyememiş olmasını...
Ve hatta Yıllarını beraber geçirmiş,yaşlanmış tonton olmuş bir çiftin birbirlerine nasıl aşkla baktıklarına şahit oluşumu. Birinin diğerini beklemeden ölüp gitmesini , diğerinin ona kavuşmayı beklemeden bir başkasıyla evlenmesini! Her zaman iyi şeyler anlatacak değilim değil mi ?
Sonra bir evden. Ayvalık'ın arka sokaklarında 3 katlı yıkık dökük , virane ahşap bir evden. Perdelerinin hep dışarı doğru uçuşmasından , sanki içerde hep bir fırtına var gibi. Ahşap merdivenlerinin gıcırdamasından , merdivenin korkuluklarından birinde incecik "Mutlu Ol Çocuk" yazdığından. O eve gittiğimde hep o merdivene oturup mutlu olmayı beklediğimden.
En sonunda da bir Pazar sabahından.
Aslında her pazar gibi olduğundan...
Radyoda "Annemin Plakları" ,Çetin Erker'in o buğulu ve bence büyülü ses tonundan...
Sonra işte tam da bu şarkıdan ...
Ve artık o pazar hiçbirimizin bildiği pazar değil !
Nereden mi biliyorum ?
Pazar sabahları ağlamak adetim değildir de ondan...
Beklediğiniz şey bir Pazar sabahında kulaklarınızdan kalbinize süzülüp gözlerinizden yaş olarak akabiliyor.
Beklediklerinizin bir nefes uzağınızda olması ve geç kalmamanız dileğiyle...