Doctor March'ın Dört Oğlu Metis yayınlarından çıkan yazarın okuduğum ilk kitabı.
Böyle adını sanını bilmediğim yazarların kitaplarını tavsiye ile okumayı çok seviyorum. Hele ki kitabın türü gerilim ise genelde çok çok da memnun kalıyorum.
Bu kitabı yeni bir hobim sayesinde keşfettim ve ilk önce size bundan bahsetmek isterim.
Youtube, benim için sadece müzik dinlediğim ve eskinden #DamlaninPlaklarini yüklediğim bir yerken çok güzel kanallar keşfetmeye başladım.
Kitap kanalları , Alışveriş kanalları ve hatta makyaj kanalları. Tahmin edersiniz ki kitap kanallarının gönlümde yeri çok ayrı oldu. Hatta en iyileri , vasat olanları derken bir çok kanal tanıdım. Bir ara ben de yapabilir miyim acaba dedim ama cesaret edemedim.
Hatta blog dünyasının Ölmeden Önce tanınması gereken kişisi Güven bile bu yaz kendine bir kanal açtı. Efsane keyifli , izlediğim en kaliteli ve en içeriği dolu 3 videoyu hazırlayıp biz izleyicilerine sundu. Kendisinden yeni videolar beklediğimizi de buradan bir kez daha hatırlatmak isterim.
Bu kanallardan bir kaçını aşağıda sizinle paylaşacağım.
Ama önce kitap yorumum;
Doctor March'ın Dört Oğlu
Herşey doktor March'ın eşinin rahatsızlanıp eve bir hizmetçi almak zorunda kalmaları ile başlar.
Eve gelen hizmetçi Jeanie için başlarda herşey normaldi. Birbirinin tıpa tıp aynısı 4 erkek kardeş , sosyal hayattan kopuk bir anne ve işinde gücünde bir baba.
Ta ki bir gün Jeanie hanımının odasında temizlik yaparken bir günlük bulana kadar.
Jeanie günlüğün bir katile ait olduğunu ve işlediği cinayetleri ,tüm iç karartıcı ruh hallerini ve hatta işlemeyi düşündüğü cinayetleri katilin bu günlüğüne harfiyen yazdığını görür.
İlk düşüncesi polise haber vermek olur ama kendisi de kaçak bir sabıkalı olduğundan yapamaz. Üstelik polise verebileceği bu günlükten başka kanıt yoktur.
Katil günlüğünü isimsiz tutmaktadır. Verdiği tek ip ucu 18 yaşındaki dördüz kardeşlerden biri olduğudur. Kimi zaman hiçkimse kimi zaman 4 kardeş birden. Jeanie'nin kafası karışır , kendine günlük tutmaya başlar.
Kitap katilin günlüğü ve hizmetçinin günlüğü olarak tırnak yedirten hızla ilerliyor. Gece uyandığımda acaba 1-2 sayfa okusam mı derken yakaladım kendimi , düşünün artık.
Ve sonunda tüm tahminleriniz boşa çıkıyor. Kitabı okurken katili tahmin edeceğinizi hiç mi hiç sanmıyorum. Kitabın sonu sizi hem şok hem de sinir edecek cinsten.
Gerilim severseniz kesinlikle tavsiye ederim.
Youtube kitap kanalları tavsiyelerime gelecek olursak ;
Ben Ölmeden -Daha çok video lütfen!
Eren Nadir Akşamoğlu - En profesyonelleri olduğunu düşünüyorum, tek sorun okuma türlerimizin mükemmel uymaması.
Thinbooks - blogundan takip ettiğim , videolarını da zevkle izlediğim bir kanal. Yorumlarına güveniyorum.
Baldan Beri
Yiğit Davutoğlu - Hayalimdeki evlat şekli:)
Nihan Alak
30 Eylül 2015
29 Eylül 2015
Takvimlerde Eylül
İşte tam önünde içtik ana-kız kahvemizi.
Aldığım gün, Eylül çocuğu olduğumdan mıdır nedir en sevdiğim çizimin olduğu yapraktı.
Tüm yıl beklemiştim sararmış yaprakların olduğu bu yaprağını takvimimin.
Eylül özeldir çünkü. E ben doğdum , babam doğdu , Gizem doğdu, Dayım doğdu vs...
Sonra bir gün birine çok sinirlendim. Topladım tüm ofis eşyalarımı hala bir torbada hazır bekliyorlar hatta. Unuttum gitti tabi takvimi o torbada.
İçim acıdı görünce.
Aldığım gün, Eylül çocuğu olduğumdan mıdır nedir en sevdiğim çizimin olduğu yapraktı.
Tüm yıl beklemiştim sararmış yaprakların olduğu bu yaprağını takvimimin.
Eylül özeldir çünkü. E ben doğdum , babam doğdu , Gizem doğdu, Dayım doğdu vs...
Sonra bir gün birine çok sinirlendim. Topladım tüm ofis eşyalarımı hala bir torbada hazır bekliyorlar hatta. Unuttum gitti tabi takvimi o torbada.
İçim acıdı görünce.
Demem o ki gereksiz birilerine sinirlenip büyük heveslerimizi kaçırıyoruz farkında mısınız?
15 Eylül 2015
Türk Edebiyatı OUT, Çatlayan Tohumlar IN
Edebiyatın moda olduğu zamanlardayız.
Bana sorarsan
Bir önceki Pazar Hürriyet'de bir röportaj okumuş. -Eyvah dedim geliyor!-
Kadın yazar bir güruh havasındaymış adeta. Kitapları o kadar sürede onbinlerce satmış ki kesin okumalıymış. Zaten her yerde kitap gözüne çarpıyormuş, geç bile kalmış.
Evet, birçoklarınızın anladığı üzere kahramanımız X güruh derken Azra Kohen'den Efsane seri derken de Fİ-Çİ-Pİ den bahsediyordu.
Ve söylediklerinde çok ciddiydi!
Merak ettim, okudum röportajı.
Çok yakında kitaplarını da okuyacağım ve emin olun beğenirsem yine buradan duyuracağım.
Ama röportajdan önce alttaki videoyu izlemenizi öneririm.
Bu videoyu aylar öncesinde izleyip, bir Türk yazar olarak diğer Türk yazarlara burun kıvırmasına çok çok sinirlenmiştim. Duygularımda hala bir yumuşama yok gerçi...
İzleyip siz de karar verebilirsiniz.
Gelelim gazete röportajına, Yazılı röportajın başlığı da şu;
Aman tanrım!
Değiştirebildin mi peki diye sormak isterdim kendisine? Ya da kitaplarını okuyan birinin hayatında olumlu bir adım attırabildin mi? En azından ben henüz duymadım.
Sen Ahmet Hamdi Tanpınar gibi yazarlara burun kıvırıp, röportajında "Umurumda değil yazarlık ve edebiyat" diyecek üzerine de büyük kitleler tarafından sevildiğini düşüneceksin.
Çok itici, talihsiz yorumlar bunlar bana sorarsanız.
Yazının başına dönersek, demem o ki ;
Bu arada kahramanımız X'in Türk Edebiyatının duayen yazarlarından birinin çok yakını olduğu gerçeğini, kendinizi bıçaklamamanız için sizinle paylaşmak istememiştim ama işin vehametinin farkına varın istedim.
Farkındalık önemli çünkü!
Okumak moda
Okuyor-muş gibi yapmak daha da moda
Kitap satın almak moda
Kitapçılarda gezmek daha da moda
Fotoğraf paylaşmak moda
Kitaplı, daktilolu fotoğraf paylaşmak daha da moda
Fotoğraf paylaşmak moda
Kitaplı, daktilolu fotoğraf paylaşmak daha da moda
Neredeyse her gün iletişimde olduğum bir x üzerinden anlatacağım bugün size hikayeyi.
X, benim kitap kargoma denk geldi bir gün. Koliyi nasıl iştahla açtığımı farketti ki
Ay ben de efsane bir seriye başladım geçen gün. Şiddetle tavsiye ederimdedi.
Bana sorarsan
Ne güzel kitaplardiyip konuyu kapatsa gözümde daha değerli olacaktı.
Bir önceki Pazar Hürriyet'de bir röportaj okumuş. -Eyvah dedim geliyor!-
Kadın yazar bir güruh havasındaymış adeta. Kitapları o kadar sürede onbinlerce satmış ki kesin okumalıymış. Zaten her yerde kitap gözüne çarpıyormuş, geç bile kalmış.
Evet, birçoklarınızın anladığı üzere kahramanımız X güruh derken Azra Kohen'den Efsane seri derken de Fİ-Çİ-Pİ den bahsediyordu.
Ve söylediklerinde çok ciddiydi!
Merak ettim, okudum röportajı.
Çok yakında kitaplarını da okuyacağım ve emin olun beğenirsem yine buradan duyuracağım.
Eleştireceksen bilip eleştireceksin
Ama röportajdan önce alttaki videoyu izlemenizi öneririm.
Bu videoyu aylar öncesinde izleyip, bir Türk yazar olarak diğer Türk yazarlara burun kıvırmasına çok çok sinirlenmiştim. Duygularımda hala bir yumuşama yok gerçi...
İzleyip siz de karar verebilirsiniz.
Gelelim gazete röportajına, Yazılı röportajın başlığı da şu;
Dünyayı değiştirmek için yazdım
Aman tanrım!
Değiştirebildin mi peki diye sormak isterdim kendisine? Ya da kitaplarını okuyan birinin hayatında olumlu bir adım attırabildin mi? En azından ben henüz duymadım.
Sen Ahmet Hamdi Tanpınar gibi yazarlara burun kıvırıp, röportajında "Umurumda değil yazarlık ve edebiyat" diyecek üzerine de büyük kitleler tarafından sevildiğini düşüneceksin.
Çok itici, talihsiz yorumlar bunlar bana sorarsanız.
Yazının başına dönersek, demem o ki ;
Bazı yazarlar dua etsin ki kitap okumak moda ama okuyormuş gibi paylaşmak çok daha moda
Bu arada kahramanımız X'in Türk Edebiyatının duayen yazarlarından birinin çok yakını olduğu gerçeğini, kendinizi bıçaklamamanız için sizinle paylaşmak istememiştim ama işin vehametinin farkına varın istedim.
Farkındalık önemli çünkü!
14 Eylül 2015
Film Yorum: Gece Bitmeden
Çocukları "Minyonlar" a götürmeye gitmiştik aslında. Bilet alırken bir baktık afişte tatlış bir abi güzel bir abla, e filmler de aynı saatte başlıyor, çocukları Minyonlar'a kendimizi Gece Bitmeden filmine attık.
Gece Bitmeden derken ciddiymiş, tüm film bir gecede yaşandı bitti.
Tüm aşk klişeleri; Tesadüf , mutsuz ayrılıklar , kaybolmuş umutlar, terkedilmişlikler vs olmasına rağmen romantik bir film izleyemiyorsunuz maalesef.
Bir kadın çantasını çaldırmış -sanırım cebindeki son para ile- tren bileti elinde son trene yetişmeye çalışırken telefonunu düşürür, telefon kırılır, kadın treni kaçırır.
Tren garında müzik yapan bir tatlış abi de kadının peşinden gider, telefonunu verir ve tanışırlar.
Biz de bu iki arkadaşın tüm gece başından geçenleri , hayatlarındaki mutsuzluklarını , birlikte atıldıkları maceraları izleriz.
Filmden çıktığımda ilk baktığım şey festival filmi olup olmadığıydı ama değilmiş.
Bir ara arka koltukta horlayan abi, seviyorum seni.
İzlemeyin demiyorum , izlerseniz "Damla uyarmıştı ama" diyin diyorum.
Gece Bitmeden derken ciddiymiş, tüm film bir gecede yaşandı bitti.
Tüm aşk klişeleri; Tesadüf , mutsuz ayrılıklar , kaybolmuş umutlar, terkedilmişlikler vs olmasına rağmen romantik bir film izleyemiyorsunuz maalesef.
Bir kadın çantasını çaldırmış -sanırım cebindeki son para ile- tren bileti elinde son trene yetişmeye çalışırken telefonunu düşürür, telefon kırılır, kadın treni kaçırır.
Tren garında müzik yapan bir tatlış abi de kadının peşinden gider, telefonunu verir ve tanışırlar.
Biz de bu iki arkadaşın tüm gece başından geçenleri , hayatlarındaki mutsuzluklarını , birlikte atıldıkları maceraları izleriz.
Filmden çıktığımda ilk baktığım şey festival filmi olup olmadığıydı ama değilmiş.
Bir ara arka koltukta horlayan abi, seviyorum seni.
İzlemeyin demiyorum , izlerseniz "Damla uyarmıştı ama" diyin diyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)