27 Şubat 2011

Öğretmenim Canım Benim....

   30 kişilik bir sınıf... Tüm öğrenciler heyecan içinde lise sıralarında ki ilk günleri.  Hepsi tüm sene çalışmış girdikleri sınav ile kazanmışlar bu okulu . Ama Milli Eğitime yetmemiş yetermi üzerine Ağustos sıcağında mülakata girip elemelerden geçmişler. 
   Kimisi o günlerden aşina birbirine. Kimileri sudan çıkmış balık gibi bakınıyor etrafa hala. Sınıfın camı bahçeye bakıyor. Güneşli bir Eylül günü güneş tüm sınıfta. Herkesde bir umut herşey güzel olacak ,sırada tanışacakları öğretmenlerini bekliyorlar. 



 Ve işte o adam giriyor içeri. Kafasında kuruyor bir tanesi "sevimli bir adam sanki" diğeri "uyuz bi tipi var yandık" belki bir tanesi "hafif Okan Bayülgeni andırıyor yaw.biraz otoriter de sanki"
   Adam tanıtıyor kendini kısaca İsmi, kaç yıldır burda...bundan sonra Edebiyat derlerini beraber işleyeceğiz diyor ve ekliyor "haydi biraz sizi tanıyalım herkes sıra ile kalkıp kendini tanıtsın"
   Tabi edebiyat öğretmeni olduğunu öğrenen tüm öğrenciler ilk önce bol kitap okuduklarından bahsederler :) Müzik dinlemekden hoşlandıklarını da eklemeyi unutmazlar . Tüm öğrenciler bitirir tanışmayı sıra öğretmende.
  Yüzünde alaycı bi gülümseme  "ne mutlu ki tüm öğrencilerim kitap okumayı seviyor ,ne büyük yalan!!" Sınıfta soğuk duş etkisi yaratıyor sözler devam ediyor "Siz Mozartı ,Beethovenı bile cep telefonunuzun melodisinden tanırsınız ancak" tam bu sırada çalan zil kurtuluş oluyor öğrenciler için.
Birçoğu nefret ediyor adamdan o gün. Bazıları sanki doğru konuştuğu yerler var derken birkaçı nasıl hepimizi aynı kefeye koyar diye sitem eder içinden.  Sınıfta bir kaos havası ..Tüm sınıf birleşir müdüre gider biz istemiyoruz dersimize girmesini artık. 
  Biz doğrular yüzümüze vurulsun istemeyiz. Eleştiriyi kaldıracak bir bünyeye sahip değiliz DNA mızda yok. Halbuki  eleştiriyi kabullenmek cesaret gerektirir ama ne büyük erdem .
Birkaç ay sonra bir sebepten değişiyor öğretmen bir sebepten. Edebiyat dersleri tatsızlaşıyor. Gördükleri yerde lütfen dönün derslerimizi diye yalvarıyorlar öğrenciler o huysuz adama :))





O mükemmel öğretmen tam 4 sene okutuyor aynı sınıfı.                                          











Ve büyük hayat dersleri vererek  mezun ediyor.
Ve şimdi yıl 2011 onu tanıdığımızdan bu yana 11 yıl geçmiş. Bu sayfalardan da teşekkür etmek istedim ona. Onu ne çok sevdiğimiz hala benim ve birçok arkadaşımın hayatında yer almasından da bellidir zaten. Baştacımız bizim . İsmini yazmak istemedim belki rahatsız olur diye.Eminim hepinizin hayatına bu denli dokunmuş bir öğretmeniniz vardır. Yoksa yazık olmuş:( 
Not: Kendisine bu yazıyı haber vereceğim fakat korkuyorum ki metnin düzelmiş halini bana cevap olarak yollar. Hocam valllahi ki leri de,da ları kontrol ettim ama virgülleri atlamış olabilirim :) Ama seviyorum sizi ...  
 
GÜNÜN ANLAMINA UYGUN TEKRAR YAYINLAMAK İSTEDİM :)

4 yorum:

  1. canım,yazının başında içimden geçirmiştim sonunun böyle olcağını ve kimden bahsettiğini.ona benimde bir teşekkür borcum var.hatta 2:))eminimki bu yazıyı ve yorumu okuyacak ve diyorumki:çocuklarımın hayatında bu kadar güzel sayfalar açtığınız için size binlerce teşekkürler.cerrah ailesi olarak sizi hiç unutmayacağız...

    YanıtlaSil
  2. kuzum ağlattın beni yine yaaa... ne güzel günlerdi. onlarca öğretmen tanıdık mezuniyettede kendisi için çaldırdığımız gibi '' seni tek geçerim bu alemde '' hocam :)

    YanıtlaSil
  3. Yazım hataların var desem, kızar mısın ki bana?

    Hayatıma dokunan ve kaybettiğim canım öğretmenim geldi aklıma, özel ders hocamdı ama öğretmenimdi sonuçta.

    Ortaokul ve lise yıllarımda hatta üniversitede edebiyat derslerini de hocasını da çok sevdim.

    Üniversitede türk dili olarak geçiyordu ama olsun.

    YanıtlaSil
  4. cherry; kızmam, aksine mutlu olurum. Hep ben birilerini düzeltiyorum. Bazen de düzeltilmek lazım ;)
    Herkesin hayatına dokunan bir öğretmeni var demek ki...

    YanıtlaSil

Bi yorumunuz varsa alırım.



Special design for Keşke Gerçek Olsa by GeCe