İlk arabamızı ben 7 yaşındayken almıştık belki 1-2 yıl daha bile geç demem o ki anamın karnından araba ile doğmadım.
Ama sonra dedim ki ; Kapımın önüne son model jip çekmezse kimse ile evlenmem ! babababba ne büyük laf
Sonuç ;Evlendiğimizde birbirimizden başka bir şeye ihtiyacımızın olmadığı düşüncesi etrafımızda pembe bir bulut oluşturmuşken bir gün kirli çamaşırları bir kenara yığıp “ ben anlamam elde çamaşır yıkamaktan , ya git çamaşır makinası alırsın , ya yenilerini alırız ya da yıkarsın arkadaşım ! “ demem ile Memonun 2,5 saat banyoda çamaşır yıkayıp ertesi gün koşarak senetle çamaşır makinası alması arasında taş çatlaşa 16 saat vardı :D . -Burası uzun hikaye-
Neymiş efendim şimdilerde markete ,bakkala , kuaföre, bankaya ve hatta 18 adımdan uzak olan heryere Hatice -arabam olur- ile giden ben yürürsem ve toplu taşıma kullanırsam incilerim dökülmezmiş ,unutmuşum.
Geçenlerde iş çıkışı Nişantaşında bir arkadaşım ile buluşacağım ve Nişantaşındaki otopark sorununa sinir olduğum için “ben otobüsle gideceğim yaw” diyerek etrafımdakilerde geçici bir felçlik yarattım.
Babamın İstanbul çıkartmalarından birinden kalma br İstanbul Kartım vardı , adım 1 tamam diye düşündüm.
Otobüs ile Beşiktaşa ,beşiktaşdan sarı dolmuşlarla Nişantaşına … Sahi Sarı dolmuşlar hala yerinde miydi? En son bıraktığımda iskelenin yanındalardı ama biraz zaman geçti tabi -10 yıl kadar –neyse dedim inince bakarım elbet…
Bu kadar yabancılamamı tuhaf bulan ofis arkadaşım , sanırım sağlığımdan endişe edecek oldu ve Beşiktaş’a kadar beraber gidelim teklifinde bulundu. OHHH tüm sorularımı yanıtlayabilecek bir arkadaş-zavallı- bulmuştum neyseki.
Durakta beklemeye başladık. Bir adet Halk Otobüsü tabir edilen mavi otobüslerden geldi. İstanbul kartım boş ise para ile binebilir miyim eskisi gibi diye sordum yol arkadaşıma ,sakince “hayır” dedi.
Kendimize cam kenarı ferah bir yer arama girişimlerim neyseki olumlu sonuç verdi. Ama o da ne içerisi zaten ferah ve hatta buz gibi… “Ohhh be serinmiş , klima da var demek ki ne güzel “ yorumum karşısında yol arkadaşım biraz afalladı ama ses etmedi. -asil çocuk-
İlk durağı geçtik sohbet muhabbet derken sonradan fark ettim “ aaa durakları da mı anons ediyorlar artık” dedim.
Yol arkadaşım anlık şok yaşadı, ufo gören masum köylüden daha masum “ Allah aşkına kaç senedir otobüse binmiyorsun sen “ dedi – e çok bile sabretti-
Cevabını utancımdan söylemedim tabi :)
Beşiktaş Durağına geldiğimizde topluluk psikolojisi ile arka kapıdan inmeyi unutmamış olmanın mutluluğu ile indim ve ilk Taksi ye el ettim. Sonuçta bir güne bu kadar şok yeterdi.
Yol arkadaşım ile bu konudan bir daha bahsetmedik , ama arada stajyer olarak gider geliriz artık :D Daha bunun Metrobüsü ,Metrosu v.s. var di mi ?
Ve ilk maceramın cesareti ile Bayram tatilimizin son kısmını Bebek Parkında değerlendirirken annemlere dedimki “kalkın vapurla Kanlıca’ya gidiyoruz”. Bir taş ile iki birds vuracaktım hem annemin yıllardır bi Kanlıca’ya götürmedin beni demesinden kurtulacaktım hem de ikinci toplu taşıma stajımı yapacaktım.
Tatile tatil molası vererek anneyi ziyarete gelmiş CanCAN kameralara gülümserken :) Nasıl tutmuşum ama çocuğu , düşer müşer mazallah diye. Gemi,vapur ve türevlerinden biraz korkarım da …
Verdik kişi başı 3 tl jeton aldık. Bu arada bunu yazarken aklıma bir İstanbul Kartım olduğu geldi … Ay ne kadar safım ya o gün neden aklıma gelmedi ki ,havam olurdu :))
Neyse , Bebekten Anadolu Hisarına oradan da Kanlıca ya geçti vapur. Biz Kanlıca da indik. Yoğurt ye , etrafı dolaş-ki etraflık bişi yok, sadece iskelenin orası – çay iç, takı tukuculara bak derken dönüş vapuru saatini getirdik. Ve yine geze geze, ah o yalı benim olsa, şu senin olsa yok efendim adı katya olmazsa vallahi hizmetçimi çalıştırmam ,aa olmaz benim hayalimdeki kahya kesinlikle Pertev isminde olmalı , baksana insan korkmaz mı bu evde yalnız kalmaya falan derken muhteşem bir mini gezinti yaptık. Herkes Mutlu görünüyor sonuçta :)
Bir dahaki sefere Çengelköy’e gideriz diye plan bile yaptık naberrr :)
Otobüse uzun süre binmediğin hemen anlaşılır kadrolu yolcular tarafından.. Her söylediğine kulak kabartırlar ve gözlerini belertirler :D İzmir de 10 günde bile bir sürü durak, otobüs değişiyor. Afallayıp kalıyorsun. Bir de sorunca burada espiri patlatan amcalar var ki sorma. Dumur ederler adamı!
YanıtlaSilSevgiler :)
Hahaaaa:) Bizimkinin adı da şaziye:))
YanıtlaSilhihihihi ilk yoruma çok güldüm.bu istanbulda da öyledir.uzaylıymışsın gibi bakarlar.hepsi şaşırır soruna :)inene kadar süzerler artık huzur vermezler :)
YanıtlaSiloff hayaller şehri barcelona :)
YanıtlaSilfotoğraflar harika, mutlaka gitmek görmek lazım buraları ve başka avrupa şehirlerini..