30 Temmuz 2013

Koleksiyoner

Bugün size klasik bir koleksiyondan bahsederek yüzünüzde hafif tebessüm , hafızanızda “ah ah ben de yapardım” tınısı yaratmak gibi bir amacım yok bilesiniz.

Bahsedeceğim koleksiyon çok farklı, çok çarpıcı ve ışıltı verici ve hatta beyazlatıcı bununla kalmayıp bol miktarda ferahlatıcı…

Merak ettiniz di mi ? Bekleyin değecek…

Ben her normal 90 lar çocuğu gibi poşet-peçete-pul koleksiyonu yaptım, Özgünüm sandım , büyüdüm evlendim vs. zaman hızla akıp geçti .

İnsan evlendiği kişiyi yüzyıl geçse tam olarak tanıyamıyor derler ya cidden doğru .Evet evet bahsettiğim kolleksiyoner eşimin ta kendisi.

İlk başlarda herşey normaldi. Sonra iş dolayısı ile az biraz yurt dışı seyahatleri yapmaya başladı. En uzun uçuşu olan İST-DUBLİN :) uçuşunu geçtiğimiz ay gerçekleştirdi. Havada fazla kalmanın yan etkisi olarak düşündüğüm koleksiyon merakı tam da bu uçuş sonrası patlak verdi.

4 günlük yurtdışı seyahati sonrasında yurda dönen ünlü kolleksiyoner M.Ş. heyacan ile onu bekleyen ve oturup melül melül “acaba paketlerde bizim için neler var “ diyerek meraktan kıvranan eşi D.Ş ve oğlu C.Ş nin eline 1 er tüp diş macununu tutuşturdu.

Evet yanlış okumadınız DİŞ MACUNU …  Aptal suratlarımız her şeyi anlatmış olacak ki açıklama yapma gereği duydu ki bence keşke hiç duymasaydı. “ 1,5 € muş bunlar burda 10-12 tl ye alıyoruz!”

O an tanrıya diş macunu kolileri ile dönmediği için şükretmekten başka bir şansımız olmadığınının farkındaydım. Ve ne yalan söyleyeyim şükretmedim değil.

Bu diş macunlarının geyiği çoook yapıldı ve yapılacak. Daha bu başlangıç , derkennn …..

Barselona seyahatimizin zamanı geldi. Yedik ,içemedik  ,eğlenemedik ve döndük İğrenç sevimsiz(bu başka bir yazı konusu) Barselona dan dönüp valizleri boşaltırken bir de ne göreyim hani korku filmlerindeki attın sandığın eşyayı yanı başında bulursun ya heh işte tam öyle , işte tam valizin dibinde , bana şirin şirin göz kırpıyor. Ne mi ?

Tabi ki 2 kutu İspanyol Diş Macunu :) 

Velhasıl ben beyimi böyle kabullendim :P  Elalem magnet kapıp gelirken bizimki diş macunu topluyor. Hayır zaten magneti takacaksın  dolaba bi faydası yok yıllarca duracak öyle ,diş macunları en azından işe yarıyor di mi ama :)) (imza: Pollydamla)

Sonuç olarak diş macunlarını kullanmıyoruz ,saklıyoruz. İleri de büyük bir banyomuz olur ise bir köşesinde sergilemek gibi hayallerim var.Ya da torunlarımıza bırakırız ,henüz tam kararımızı vermiş değiliz.

Ama ilk önce M.Ş nin çocukluğuna inip diş macununa olan zaafını araştırmam lazım.

 

Zira kendisini şöyle bir durumda bulmaktan korkar oldum ;

diş fırçalamak

Kim size biz normaliz dedi ki ;)

Sizin var mı böyle tuhaf koleksiyon eşyalarınız,hadi itiraf edin :)

Not: Fotoğraf Pinterest den alıntıdır.

12 Temmuz 2013

Sadece Meraktan

Dün Ali İsmail Korkmaz’ın cenaze görüntülerini ağlayarak izlerken bir an gözüm tabutun üzerindeki Mezuniyet cübbesine takıldı…

(not: Ali İsmail Korkmaz kim olaki diyorsan şu an sayfanın sağındakii çarpıya bas ve bir daha bu bloga dönme arkadaşım!)

Haberde söyle dedi : Ali İsmail Korkmazın giyemediği mezuniyet elbisesi tabutunun üzerine konuldu!

Bu görüntü aklıma otobüse molotof kokteylleri atılarak yakılan ve hayatını kaybeden Serap Eser in cenaze görüntülerini getirdi. Onun da tabutunun üzerine  “GİYEMEDİĞİ GELİN DUVAĞI” nı koymuşlardı.

Şimdi benim aklım şuna takıldı ? Allah korusun cenaze sahibi olsak şahsen benim aklıma duvağı da bu tabutun üzerine koyayım demek gelmez. Zaten ay bu evden biri ölürse en değerli eşyasını ya da kullanamadığı şeyleri ayıralım da kötü bir şey olursa tabutuna koyarız diyen manyaklar yoktur herhalde.

İşte merakım burada devreye giriyor? O kadar acının ,gözyaşının ortasında kimin aklına gelip bulup buluşturup o eşyaları oraya koyuyorlar. Yoksa cahilliğimi bağışlayın cenaze hizmetlerine dahil bir konu mudur? Bilmiyorum bana çok soğuk ve tuhaf geliyor bu hareket.

Şurda son çalışma günüm 2 haftalık tatilim beni bekler yazdığım post a bak di mi ? Ama merak işte…

 

 

10 Temmuz 2013

Fil Gibi

O zamanlar uçak seyahati yapmak bu kadar bu bilindik değildi.

Bir zamanların en lüks ,en pahalı otobüs firmasından almıştı  babam biletlerimizi. Ben, Babam ve Batu (kardeşim olur)

Öyle ki ; Molalarda duruyoruz ,diğer otobüslerden çapulcular inerkene bizim otobüsten sen de Kraliçe Elizabeth ben diyim Dük Henric inmekte…

Otobüsümüzün içinde muhteşem bir ahenk  yerlerde bir tek kırmızı halımız eksik …

Paşazade uykuda.. Otobüs sessiz,yolcular uykuda e kolay değil kişiye özel yastıklar bile dağıtılmış. Kulaklıklarda müzikler (bİr tek bizim otobüsde kulaklık verildiğini belirtmeme gerek yok sanırım!)

Hani “ay ben hayatta yolda uyuyamam “ diyenin bile uyuyakaldığı o dakikalardayız…

Ben küçüğüm10-11 yaşlarında , Batu en fazla 3–4 , e en doğalından iki kişilik koltukta üçümüzüz.

Kucağımızdaki kıpırdanmaya uyandık babamla.

-ıghhhh diye bir ses önce

Dedik herhalde huzursuz oldu. Düzeltmeye çalışıyoruz falan derken uyandı.

Gecenin o en sessiz dakikalarında o muhteşem lüks otobüsün içinde 4. sırada babası ve ablasının kucağında uyuyan o sevimli çocuk uyandı Ve..

-*ÖTÜM KAŞINIYOR !! diye bağırdı…

Meksika  Dalgası gibi yayıldı kahkalar otobüs içerisinde. Gözler ışın kılıcı gbi üzerimize çevrildi. Eminim en az 20 kiş ay ne banal “*ötüm” dedi diye bizi yargıldı o küçük beyninde :)

Kardeşimdi ,atsan atılmaz satsan satılmaz olandı. Kucağımızdaydı ve *ötü kaşınıyordu!

Yolculuğumuzun geri kalan 8 saatini bagaj kısmında sürdürmeyi denedik ama şoför kabul etmedi :))

 

Başkalarına göre  kardeşimin davranışlarından sorumlu olmam gerekiyordu. Ve yine o başkaları tarafından  kocamın yaptıklarından ve çocuğumun yaptıklarından sorumlu tutulmaya çalışılıyorum zaman zaman.

Kimdi bu başkaları ? Hangi gruba üyeydiler ? Neden bir bireyin yaptığı hatanın bedelini diğerine ödetmeye çalıştılar? Neden hülooghhğğ diye bağırdılar bilen yok :)))

 

Ben hiç kimsenin yaptıklarından dolayı bedel ödememem gerektiğini yıllar önce DİDİM- İSTANBUL otobüsünde –acı bir tecrübe ile-öğrendim. :)

Kusura bakmayın Başkaları!

Annemin tespitine göre yaşlanmayıp ,dertten tasadan sebep hastalanmayacak mışım. Bakalım göreceğiz.

 

Anımı yaşıyorum, takmıyorum ,takılmıyorum… Şuç mu ?

 

Bak kendi fotoğrafımı bile koydum buraya ben daha nasıl izah edeyim durumu ?

fil

05 Temmuz 2013

DİRENEN BLOG

Herşey Yaşar sevdam ile başladı

Nasıl Direndim

Can Sünnet oldu

Parti hazırlıkları 3 ay parti 3 saat sürdü

Cehennem’i okudum bitti

İlahı Komedya korktuğum gibi çıkmadı

Annemin Temizlikç ile imtihanı

Barselona seyahatimize son 10

Facebook sen ne sevimsiz bir şeysin

Otobüslere durak anons sitemi gelmiş

bunların hepsi yazılacak yazıların başlıkları. Ama ben yazmayacağım… O kadar dalga geçtik Hürrem ile ama tükenmişlik sendromu gerçekmiş…

Bir de bir annenin dramını anlatacağım size ama ne zaman bilemem…

Yazmaya başlasam belki devamı gelir ama hiç bir şey olmamış gibi normal hayata dönmek bana çok sahte geliyor…

Bir süre daha sessizim ben…

Sanırım tatilim geldi…

Tatil fotoğraflarının  herkes tatile çıkana kadar yayınlanması yasaklansın bence!

Bugün Cuma akşama sinemaya mı gitsek ki ?

Biraz daha saçmalarsam sanırım br daha bloguma tık alamam… SUSTUM. :)

Şöyle bi yatasım var … Hatta ülke olarak bi yatsak ,gevşesek bi ne güzel olacak…

yorgun



Special design for Keşke Gerçek Olsa by GeCe