30 Ekim 2015

Tuyap'in Yollari Tastan ...

Bu yil Tuyap Kitap Fuari zamani yaklastigindan , yayinevleri kipirdanmaya basladigindan beri
Bu yil fuara gitmeyecegim
diye ahkam kesiyorum. Hem de ne kesmek. Bakin orneklerle sabit ;




Ama unlu Turk dusunuru Damla ne demis
Annelik, tukurdugunu yalama sanatidir

Bu sabah Can ile Kasim ayi Super Penguen ve Dunyali Dergilerini karistirirken

- Fuar varmis anne( yuzunde sok ifadesiyle)
+Evet oglum.
- E ne zaman gidiyoruz.
+Bu sene gitmeyi dusunmuyorum aslinda
-Nasil ya! Sen kafayi yedin sanirim!!
+Cok kalabalik oluyor Can, cok da uzak.
-E pazarlar da kalabalik , gittigimiz bi suru yer uzak. Giris mi pahali ben vereyim parayi o zaman.

Anne dumur!
Anne icinden turkuler soylemekte

Tuyap'in yollari tastan Can cikarttin sen beni bastan...

Haftaya Pazar planimiz belli oldu , oralarda olacaklar kaleye mum diksin!


 

28 Ekim 2015

Tembeller Icin Yuzyilin Icatlari - Taze Direkt \ Getir

Ister metropol hayatinda yardimcilara ihtiyacimiz oldugunu dusunun.
Ister gelismis teknolojinin nimetlerinden faydalanmak deyin.

Ben benim gibi tembeller icin uretilmis sahane bir icat olduklarini iddia edecegim. 
 Gecen hafta evde pisen tum yemekler tuzsuzdu. Cunku ben her seferinde tuz almaya ya vakit bulamadim ya unuttum. Evdekileri de " Tuzun zararlarindan haberiniz var mi? Biraz azalttim sadece tuz kullanimi" diyerek kafaladim.

Dun aksam da evde bir tuvalet kagidi krizi yasadi ki evlere senlik ;
-Ablaaa, tuvalet kagidi kalmamis!
-Pecete kullan
2dk. sonra
-Ablaaaa pecete de kalmamis!
-Islak mendil kullan ( islak mendil stogunun bitmemis olmasi icin duaya baslanir)
O an ampul yandi! Hani su cok zaman once telefona yukledigim bir aplikasyon vardi "Getir"
A-ha dedim , tam zamani!
Actim aplikasyonu haritadan sokagimi buldum isaretledim kendimi. Bir paket tuvalet kagidi , bir paket pecete ,meyve suyu, aaa m&ms de varmis derken yavrum dedim GETIR!

Tuz da varmis bu arada ,simdi yazarken fark ediyorum. Yazik oldu yedigimiz tuzsuz yemeklere :)

9dk. icinde siparisiniz kapinizda dedi. Bir de harita acti , an be an moto-kurye yi takip ettim oradan. 6. dk da tuvaletten cikmadan yetistirdim tuvalet kagidini:)
Bence bizim aileden iyi reklam filmi olur diye de guldum kendimce. Siz gulmeyin, ayip.

Getir'in tek kotu yani kredi karti ile online odeme haricinde odeme kabul etmemesi bence. Buyuk eksi oldugunu dusunuyorum.

Getir'den aldigim cesaretle hemen yan yana duran aplikasyon olan Taze Direkt'e goz diktim.
Sonra dedim ki kendime , pecete degil ki bu sebze meyve nasil guveneceksin? Sonra sosyal medyadan takip ettigim ve uygulamadan son derece memnun olan arkadaslarimi dusundum, haydi dedim bi cesaret...

Domates , Salatalik, Maydonoz, Ispanak, Pirasa, Kabak, Limon, Dolmalik biber, derken bir de baktim sepete 2 cesit peynir, gunluk sut, gezen tavuk yumurtasi, Mandalina, Armut vs. de atmisim.
Tek sevmedigim yani siparisinizin teslim edilecegi saati secebilirsiniz desede bana bugun icin verdigi saat araligi sadece 14:00-18:00 idi. Baska secenek yoktu, belki yogunluktandir gerci bilemedim.
Bugun teslimat gunuydu , 12:30 civarinda cagri merkezinden aradilar Hos geldiniz, bizi nereden duydunuz dediler, Bir de istedigim pembe domateslerin kontrollerden onay almadigini bunun icin gondermeyeceklerini uzgun olduklarini belirttiler beni mest ettiler.

Saat 14:02 de kapim caldi, gercekten inanamadim.  Bu adreste 3 senedir oturuyorum ve ilk defa bir siparisim icin tarif alabilir miyiz, bulamadim, tam olarak nerede denmeden direk kapim caldi. Ayrica tebrikler!

Kapida odememi yaptim ve urunlerimi teslim aldim. Siparisinizi verirken nakit-kredi karti her turlu secenek sunuluyor.
Boylesi ozenli paketleme ve bu kadar taze urun cidden beklemiyordum yalan yok. Kendimden, dusuncelerimden, on yargimdan utandim.Sanirim cok sik kullanacagim artik Taze Direkt"i.
Siparisimin yaninda hediye olarak bir de cevizli ekmek yollamislar ki efsane!

Bir de arayinca eve asci yollayan aplikasyon yapsalar hayat tumden kolaylasacak bence.

Taze Direkt'e buradan uye olarak 50 tl taze para kazanabilirsiniz.

Yasasin tembelizm!!



23 Ekim 2015

Damla'nın Plaklari Taşlık Gazinosunda

Biri karsima gecip deseydi ki
Bir suru plagin olacak ama sen onlari dinlemeyeceksin. 
Kibar olmam gerekirse "Hadi len ordan!" derdim.  Kabasini siz hayal edin artik.

Yillardir bekledigim kitapligim tamamlaninca bana da hem kitaplarimin hem de plaklarimin keyfini surmek kaldi.

Ve  iste o gun geldi catti. Bir suru plagim oldu , enfes bir koleksiyona dogru kendimce emin adimlarla ilerliyorum. Ama caldikca eskiyecek, cizilecek,yipranacak diye dinlemiyorum.

Ah Murphy ah!

Size bugun kitapligimin bu en değerli  rafindan bahsedecegim.


Canim Elif'in de buyuk katkilariyla farkinda olmadan bir Zeki Muren kosem oldu.
Elif bana gectigimiz dogum gunumde ruhuna / ruhuma uygun bir mikrofon hediye almış , canım benim!
Sayesinde de her gun baktikca ruhumu dinlendiren bir kosem ve  kendimi eski bir assolist gibi hissettiğim mikrofonum var. Hani sanki Zeki'yle sahneye çıkmışız zamanında da mikrofon bende kalmış gibi..
Hayaller hayaller...
Elif soz bu mikrofonu fevkaladenin fevkinde sesimle ben kullanmaya kalkmayacagim. :)

Bu yaziyi yazmamin aslında 3 amaci var.

1. Elif'e tesekkur etmek.
2. Muzik kosemi sizinle paylasmak
3. Sagda gormus oldugunuz Zeki Muren -baski- imzali fotograf kartonundan bahsetmek.

İmzanın güzelliğine dikkat! 



3 kadin var fotografta. O aksam Taslik gazinosunda Zeki Muren'i izlemeye gelmisler , ne sans!
Cok detay bilmesem de biraksaniz roman yazabilirim o fotografa , makyajlarina, duruslarina ve hatta elimdeki bu fotograf kapaginin kokusuna.
Neden oradaydilar, kim onlar, ilk defa mi Zeki Muren'i izleyeceklerdi , mutlu mu ayrildilar o aksam Taslik'dan, yasiyorlar mi simdi, fotograf neden bir toplayici-antikacinin eline gecmisti? Yok bu sorularimin cevaplari.
Ama cevabini bildigim bir sorum var; o aksam orada olmak ya da bu kadinlardan birini bulup o aksami anlattirmak icin neler vermezdim.



Mesela en soldaki kadin yanindakine bir tuhaf bakmis, neden?
O saclar peki!
Peki en sagdaki kadinin keman yayi kaslari :) Diger ikisi neredeyse kislik giyinmis sen neden bahar festivali sunucusu gibisin?
Neden kimse gulumsemiyor?

Daha bin tane cumle kurabilirim de neyse kafanizi sisirmek istemem.
Benim gibi antika meraklilariniz varsa Antika Pazari yazima buradan gidebilirsiniz.
Bu fotografi satin aldigim toplayiciya Instagramdan Degerli Esya Dukkani adiyla ulasabilirsiniz.
Bana plak hediye etmek isteyeniniz varsa da posta adresim ....
Tamam tamam saka yaptim:)

22 Ekim 2015

Okur-Yorum - Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları hayatımda okuduğum en ilginç roman olmasa da ilk 10'a kesinlikle talip olur diyebilirim.
Ama en iyi listemde yeri olmazdı.
Liste delisi olsam en güzel baskıya sahip kitaplarım içerisinde kafadan 1 numaraydı ama emin olun.

Ama ben liste tutmam.

Kitap yazarın ilk romanıymış. Yazar, fotoğraf koleksiyonerlerinden bulduğu ve üzerinde -söylediğine göre- hiç oynanmamış ilginç çocuklarla dolu fotoğrafların gölgesinde anlatıyor hikayesini.


Kitapta ne kadar karakter varsa hepsini fotoğraflarıyla tanıyorsunuz.
Mesela diyor ki ; Tuhaf bir kız vardı ve havada durabiliyordu. İşte kapakta resmini gördüğünüz kız o.
Bu beni çok rahatsız etti.
Uğraşsa Harry Potter kıvamında bir şaheser yaratabilecekken her karakteri fotoğraflandırarak hayal gücümüzü o fotoğraflara hapsediyor gibi hissettim.

Okurken kendi karakterimi hayalimde yaratıp , görüntülerini canlandıramayacaksam yazdıklarının fantastikten daha çok armut piş ağzıma düş türü olduğu kanaatindeyim. Öyle bir tür var mı bilmiyorum ama bak ben yarattım.

Bu fotoğraf işini kolaycılık olarak tanımlıyorum ve bu konuda çok katıyım.

Kitabın konusuna gelirsek

Kahramanımızın kimine göre çılgın kimine göre kafadan çatlak olan dedesi küçüklüğünden beri bir adadan ve adada yaşadığı günlerdeki tuhaf arkadaşlarından bahsetmektedir.
Başlarda Jacob küçükken masal kadar sevimli gelen bu hikayeler  büyüdüğünde sıkıcı birer tekrar ve dedesinin kafayı yemiş olduğunun kanıtı gibi gelmektedir.
Ah o büyüdükçe gereksiz yere beynimize yerleşen mantıklı düşünme güdüsü!
Ama Jacob talihsiz bir olaya şahit olur ve açıklayamadığı bir şey ile karşılaşır. İçine bir kurt düşer "Acaba dedem gerçeği söylüyor olabilir mi?"
O günden sonra kuş bilimci olan babasını bir şekilde ikna edip dedesinin anlattığı hikayenin peşinden İngiltere'de şehre çok yakın ama elektriği bile olmayan , garip o adaya giderler.
Babası kuşları inceleyip , talihsiz kitap denemelerinden birinin üzerinde çalışırken Jacob adayı keşfe koyulur.
Kasaba halkı zaten fazlasıyla gariptir, yetimhanenin adını duyduklarında gözleri faltaşı gibi olur vs.
Ürkütücü yetimhaneyi ziyareti de pek tabi olayların başlangıcıdır.

Dipnot: Bu bir korku ya da gerilim romanı değil. Tam da bu olaydan sonra bunu fark ediyorsunuz.

İpucu vermeyeceğim bir "şey" sayesinde tuhaf çocuklar ve bayan Peregrine ulaşan Jacob  onlara dedesinin öldüğü haberini vermek zorundadır. Bu haber aynı zamanda bayan Peregrine için tehlike çanlarının çok yakında çaldığının işaretidir.
Jacob hiç kimsenin ona inanacağını düşünmediği için kimseye bu "şey"den, çocuklardan ve kuştan bahsetmez.

Aslında kitaptan tek çıkarımım Jacob'ın kitabın sonunda -bence- annesi ve babasının kendisine her anlamda inanmaması sebebiyle seçtiği yol oldu.


Kitap öyle bir anda bitti ki devam kitabını çok yakında okursunuz.

Okursunuz diyorum çünkü ben "Armut Piş Ağzıma Düş" türü  roman okumayı pek sevmiyorum.

Siz seviyorsanız okuyun , hikaye hiç de kötü değil.
İmza: Kendiyle çelişen blogger :D

20 Ekim 2015

Bir Garip Eleman Aranıyor

Yıllar yıllar önce daha ilk blog yazılarımı yazarken kiralık ev aramaya başlamış , işte o beni benden alan Ultra Lüks Ebeveyn Banyolu ev ilanı ile müthiş bir aydınlanma yaşamıştım.


Bugün de önüme bir iş ilanı düştü. Ekran görüntüsünü aldım, aynen paylaşıyorum.
Konuyu ben sulandırmayacağım çünkü bu zevki size bırakacağım.
Olaya "Nasıl bir personele rastladınız ki yenisinde bu özellikleri arıyorsunuz?" çerçevesinde bakmak istesem de
Sır saklayabilmelidir
Soğukkanlı olmalıdır 
Zamanında iş yapmaktan hoşlanmalıdır 
Kendisine söylenenleri en ince ayrıntısına kadar dikkat etmelidir 
maddelerini her okuduğumda Sekreter değil ya FBI Ajanı  ya Seri Katil aradıklarını düşünmeden edemiyorum.

Daha fenaları da düşüyor aklıma ama başta da dediğim gibi işi sulandırma zevkini size bırakıyorum :)

17 Ekim 2015

Zengin Mutfagi - Istanbul Sehir Tiyatrolari

Her sene Ekim ayi gelip tiyatrolar bir bir sahnelerini acip, sahane oyunlarinin afislerini boy boy sergilemeye basladiginda kendime soz veriyorum
Bu yil cok oyun izleyecegim! 
diye. Ama nafile. Zaman uysa bilet kalmiyor, Bilet olsa para olmuyor, Para olsa da zaman uymuyor derken koca bir tiyatro sezonu bitiyor.
Gecen sene ;

  • Ali Poyrazoglu Tiyatrosu  - Babam Dokuz Dogurdu 
  • Ali Poyrazoglu Tiyatrosu - Kucuk Prens Bana Dedi ki 
  • Istanbul Sehir Tiyatrolari - Cibali Karakolu 
ile  koskoca sezonu kapattim. 


Ama
Bu yil cok oyun izleyecegim!
2015-2016 tiyatro sezonunu Sehir Tiyatrolarinin Zengin Mutfagi isimli oyunuyla actim.

Vasif Ongoren tarafindan yazilan Zengin Mutfagi  ilk oyununu 1977'de oynamis. Ve bugun hayatta olmayan yazarin kizi oyunun yonetmeni Asli Ongoren.

Oyun Turkiye tarihinin en buyuk isci eylemlerinden biri olan 1970 yilinin 15-16 Haziran Isci Eylemi'nin golgesinde Zengin isadami Kerim beyin  koskunun mutfaginda koskun 20 yillik ascisi, eski pehlivan Lutfu ustanin agzindan seyirciye aktariliyor.

Lutfu usta bir sabah uyandiginda koskte kimsenin olmadigini fark eder. O gun yaninda calisan yardimcisi kizin da zavalli fakir genc Selim ile nisani vardir ama Selim de ortalarda yoktur.
Lutfu usta ve kiz buyuk bir isci ayaklanmasi oldugunu , patronlarinin avrupaya kactigini Selim'in de bu karisikliktan sebep gec kaldigini ogrenirler.

Zaman gecer, ortalik az da olsa durulur ve patronlari Avrupa'dan yanlarinda bir kurt kopegi ile donerler.

Iste Lutfu ustanin dedigine gore olaylar da kopegin eve gelmesiye birlikte baslar.
Insanlarin bayramdan bayrama yedigi eti her gun hem de mesaisi bittikten sonra pisirip kopege sunmak zorunda birakilan Lutfu usta soylenir durur,
Asciysak esek degiliz ya!  
15-16 Haziran olaylari surerken bir suru aksilikler ile Selim burnunu belaya sokar ve kalacak yere ihtiyaci vardir. Koskun sahibi Selim'i eve alir ve ona is verir ve bir kampa yollar. Selim kamptan dondugunde cok degismistir , havalidir , nisanlisina karsi kabadir, patronunun bir nevi kopegi olmustur. Hayata bakisi cok keskinlesmistir;
Ya bizdensin ya karsidan!

Bu arada ulkede sag-sol olaylari , sendikalar -isverenler derken mutfak da pek tabi bu hir gur den nasibini alacaktir.
Oyunu kah gulup kah kizarak izleyecek, en onemlisi tarihin tekerrurden ibaret oldunu bir kere daha hatirlayacaksiniz.

Oyunun sonunda Lutfu usta seyirciye sorar;
Ayrilmak mi zor, Kerim beye hizmet etmek mi?
 Aslinda hepimizin kendimize sormasi gereken bir sorudur bu, ama verecegimiz cevaptan korkariz belki de!

Ve oyuncular...

Selim ( Ali Mert Yavuzcan)  karakterini aslinda dizilerden taniyoruz. O kadar iyiydi ki cocuklar her kostum degistirdiginde 'bu kim ' diye sordu. Kostum degil , ruh degil adeta beden degistiriyor sahnede.
Lutfu Usta ( Murat Garibagaoglu) sahaneydi, tum oyunu sirtlayan seyircinin yuregine dokunan , hani kim oynasa daha iyisini yapamazdi derdirten turdendi.
Kiz( Irmak Ornek) resmen imrenerek izledim. Bu kadar mi zarif olunur!
Seyfi ( Ozan Gozel) ve Ahmet(Selcuk Yuksel) ustlendikleri rol icerisindeki ideolojilerilerini resmen ruhunuza isletiyor.

Tum kadro tam kelime ile fevkaladeydi!

Siradaki oyun Sekerpare, izleyenler yorum yaparsa sevinirim.
Ne demistim ;
Bu yil cok oyun izleyecegim!!

09 Ekim 2015

Bir Annenin Dramı - Been Boozled Challenge

Bir süredir Youtube kanallarını sıkı takip eden pek lüzumsuz oğlum Can bizi de kendi videosuna alet etti. 
Been Boozled, aslında bir kutu draje. Kutunun içinde renk renk drajeler ve bu drajelerin herbirinin farklı tatları var. Buraya kadar her şey normal görünse de öyle değil. 

Mesela gördüğünüz iki beyaz drajeden biri hindistan cevizliyken diğeri bebek bezi tadında. 
Daha berbat örnekler isterseniz ; siyah drajelerin biri likör diğeri kötü kokulu sprey tadında. 

O kokuların tatlarını nasıl drajelere vermişler anlamadım ama birebir yani.
Biliyorum çünkü dün akşam kokmuş çorap yedim! 

Harry Potter severler için efsane olan bu şekerleri deneyin diyemeyeceğim ama videomuzu izleyebilirsiniz:)
İzlemek için şuraya TIK TIK... 

*İzlemişken kanala da abone olursanız bir yavrucağı sevindirirsiniz:)


Special design for Keşke Gerçek Olsa by GeCe