Daha önceki tiyatro yazılarımda ,Can ile izleyecek oyun bulmaktan yana sıkıntılarımdan bahsetmiştim. Çocuk oyunları kendisi için çok basit kalıyor artık.
Şark Dişçisi 'ni seveceğine emindim fakat 3 saat sürdüğünü öğrendiğimden beri sıkılır mı acaba diye tereddütlüydüm. Keza akşam 20:00 de başlayan 23:00 de bittiğinde hem mutlu hem uykuluydu. İkinci perdenin başlarında kafası yana düşmeye başladı ama sonrasında oyun hareketlenince açıldı neyse ki :)
Can ertesi gün babasına oyunu anlatırken" ben 1.perdeyi çok beğendim" dedi. "Ben de 2. perdeyi çok beğendim halbuki" dedim. Ve oyun hakkında tartışmaya başladık , o kadar keyifliydi ki inanamazsınız. Sanırım istediğim kıvama geliyor yavaş yavaş :)
Oyunu Kağıthane Sadabad Sahnesi'nde izledik. Bu sahnede ilk kez oyun izledim. Bunu bir uyarı olarak almanızı öneririm, eğer bu sahnede oyun izleyecekseniz en az 4. sıra ve arkasından koltuk almaya başlayın çünkü sahne biraz yüksek ve koltuklarda sahneye yakın olduğundan ön sıralar pek de konforlu değil. Bunun haricinde salon düzeni gayet güzel , her yerden rahatlıkla sahne görülebilecek konumda. Bu yönden salon beklediğimden iyi çıktı.
Şark Dişçisi'ni ilk Sevinç Erbulak sayesinde fark etmiştim ama kendisi artık oyunun kadrosunda değil.
Ama tüm oyuncular mükemmeldi. Hele ki bir oyuncu var ki ilk andan itibaren " kim bu yahu?" dedim , oyundaki karakteri kafama not aldım ki çıkınca bakayım , hani başka oyunları varsa kaçırmak istemem diye. O kişi oyunun sonunda da yaptı şovunu zaten . Çıkar çıkmaz araştırdım , makyaj ve kostümden çok anlaşılmıyor fakat Tuğrul Arsever'miş kendisi. Oyunun diğer oyuncuları da çok iyiydi fakat Şark Dişçisi deyince aklıma hep muhteşem Giragos rolü ile Tuğrul Arsever gelecek.
Oyunun konusuna çok girmek istemiyorum ,kesinlikle izlemeniz gereken güzel bir oyundu , konusu möhüm değil. Aramızda konunun lafı mı olur yahu!
Ha hah hahayyy Aksarayyy :) - oyunu izlerseniz bu repliği sıkça duyacaksınız-
İbb'nin sitesinden alıntı yapayım bari çok üşendim.
Tarihin belirsiz bir zamanından çıkıp gelen gezici bir tiyatro kumpanyası,19. yüzyıl Osmanlı mizah yazınının en önemli kalemlerinden olan Hagop Baronyan'ın eğlenceli komedisini; müzikli, danslı, şenlikli bir gösteriyle bugünün seyircisiyle buluşturuyor ve zamanın İstanbul Ermenileri arasında geçen; birbirini aldatan eşlerin, kavuşamayan aşıkların hikayesini konu alan oyunla, izleyenleri bir arada güldüğümüz zamanları hatırlamaya davet ediyor.Oyun hakkında iki derin eleştirim var ki ;
1. Sahne dekoru oyun anında İBB Tiyatro personeli tarafından değiştirilirken bir çok kez üniformalı personel istilası oldu sahnede. Bu da biraz sevimsiz bir görüntü tahmin edersiniz.
2. Ses sisteminden mi yoksa başka bir sebepten mi bilmiyorum ama şarkıların sözlerinin birçoğunu anlamadık. Müzikal bir oyun olduğu düşünürse talihsiz bir problem gerçekten.
Engin Alkan'ın yönetmenliği ile ilk tanışmam olan bu oyun son olmayacak gibi görünüyor. Bir de Huysuz'u merak ediyorum ama o da bu oyun gibi uzunmuş galiba. Engin Alkan'ın tercihi midir bu oyunların uzunluğu yoksa talihsiz bir rastlantı mı bilinmez ama eğer Şark Dişçisi gibi bir oyunsa Huysuz da keyifle izlenir gibime geliyor.
Kısa kesemedim konuyu bu sefer , pes bana.
Tamam kesiyorum
Gidin ve oyunu izleyin efenim. Sonra bana teşekkür edersiniz.
Öptüm seni caanıımmm ... ;) - izleyenler anladı!
sen her tiyatro dediğinde şkjdfkjşkjldh oluyorum :))))
YanıtlaSilevet burda yerel bi tiyatro var ve dönem dönem gidiyoruz ama hakkını vererek tiyatro izlemeyeli yıllar oldu :(
Öpüldün ♥
Şebnem'cim farkettim ki ben nerede yaşadığını bile bilmiyorum , gönüller bir olsun tabikisi :)
SilYa annem de senin gibi biliyor musun Didim'de yaşıyorlar ve ne zaman tiyatroya gidiyoruz biz desem ufak çaplı krizlerle oradan bize eşlik ediyor.
Sinema ile farkı kapatacaksınız artık :(
Gerçekten çocuklarla beraber gidilecek oyun sayısı yeterli değil. Görkem'i (kardeşim) de götürmüştüm ben buna, o da sevdi ama gereksiz uzun dediğin gibi. Sevinç Erbulak, Çağlar Çorumlu gibi isimler ayrılınca İstanbul Efendisi, Şark Dişçisi gibi oyunların eski tadı kalmadı sanırım. Zira ben İstanbul Efendisi'ne ikinci gidişimde pek keyif alamadım. Ama yine de Tuğrul Arsever gibi isimlerin hâlâ kadroda yer alması sevindirici tabii. Sadabad da fena sahne değil. Seviyorum ben orayı. Şarkı sözlerinin anlaşılmamasını ise yeni oyunculara bağlıyorum ben. :D Şark Dişçisi uzun evet ama Huysuz upuzuunnnnn bir oyun. :D Son cümle beni koparttı resmen. Çağlar Çorumlu'dan bu lafı duyman gerekirdi. :)))
YanıtlaSilGüven ; anlaşıldı zaten Huysuz'a Can olmadan gideceğiz :)
YanıtlaSilŞarkı sözlerine ciddi bozuldum ama :(
Sırada İstanbul Efendisi var ama sanırım o da kadro değişikliğine uğramış , ne yapalım elimizdekiler ile yetineceğiz.
Ben bri kere Cevahir deki salonda bir oyun izlemiştim de Şehir Tiyatrosu deyince orası geliyor hep aklıma ,dizlerim ağzıma girecekti neredeyse :)
Gidip izlemek çok isterdim ama işte istanbul dışında olunca bazı şeylerden mahrum kalıyor insan . Bende artık kendi şehrimde bir tiyatroya giderim. Bu arada gifteki oyuncularun çoğu tanıdık hep :D
YanıtlaSilEmrah ; turneler olur belkim ya , izlenesi bir oyundu gerçekten. :) Teşekkürler yorumun için
Silhayranım sana damla, cidden. bunca şeye nasıl yetiyor zamanın. günüme 8-10 saat daha katmam lazım benim, yoksa nanayyy :))
YanıtlaSilLupinin annesi; aylar sonrasını planlıyorum ancak yetişiyor. Kendime zaman ayıramayınca öyle mutsuz oluyorum ki sirk çadırı bile kurarlar eve ben surat asmayayım diye evdekiler :D
Silgörseller çok başarılı, tiyatroda pek oturamıyorum ben biraz hiperaktif olduğum için. ama merak ettim :)
YanıtlaSilMuzurella ; Görseller oyunun resmi fotoğrafları , en sevmediğim şeydir oyun esnasında telefon kurcalamak :) Hiperaktivite sıkıntı tabi bu konularda hele ki 3 saatten bahsediyorsak senin için zor olurmuş gerçekten :)
SilHarika! http://esralounge.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilEsra T; öyleydi gerçekten , teşekkürler :)
Sil